Anayasa m. 10/5 – “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
"Gücü olmayan adalet acizdir, adaleti olmayan güç ise zalim.”ZÜLFÜ LİVANELİ
Bir ölüm olayında ilgili sürece dair herhangi bir yabancılık unsuru bulunması halinde MÖHUK (Millerlerarası Özel Hukuk Kanunu)m. 1 uyarınca olaya MÖHUK hükümleri uygulanması gerekmektedir. MÖHUK m. 20 uyarınca miras ölen kişinin milli hukukuna tabidir. Bu durumda ölen kişinin yabancı olması halinde miras ölen yabancı kişinin milli hukukuna tabi olacaktır. Mirasbırakan hem Türk vatandaşı hem de yabancı ülke vatandaşı ise, uygulanacak hukuk Türk hukukudur. Yabancı hukukun uygulanacağı durumda, yabancı hukukun mutlak olarak uygulanması söz konusu değildir. Kamu düzenine aykırılık, doğrudan uygulanan kuralların varlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırılık durumlarında yabancı hukuk uygulanamamaktadır. Örneğin, yabancı hukukta miras paylarının cinsiyet vb. duruma göre farklılık arz etmesi T.C. Anayasası’na aykırıdır. Nitekim, Anayasa m. 10/2 – “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.”
Anayasa m. 10/5 – “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
Bunun gibi; yabancı hukukta açıkça Türk kamu düzenine ya da anayasasına aykırılık bulunduğu noktada –ve tabii ki MÖHUK m.6’da belirtildiği üzere Türk hukukunun doğrudan uygulanan kurallarının kapsamına giren hallerde– artık yabancı hukuk değil Türk hukuku uygulanır. Sadece kamu düzenine aykırı olan ilgili hükümler uygulanmayacak, kamu düzenine aykırı olmayan hükümler ise uygulanmaya devam edecektir. Bu kuralın bir istisnası mevcuttur, o da Türkiye’de bulunan taşınmazlara ilişkindir. Madde 20 f. 1 c. 2 uyarınca terekedeki Türkiye’de bulunan taşınmazlar hakkında Türk hukuku uygulanır. MÖHUK m. 20 f. 2’de mirasa uygulanacak hukukun kapsamı dışında tutulan haller belirtilmiştir. Buna göre, mirasın açılması sebeplerine, iktisabına ve taksimine ilişkin hükümler terekenin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
Sonuç itibariyle yabancıların miras yoluyla taşınmaz edinme bakımından da aslen vatandaşlar ile aynı hukuki statüye sahip oldukları, ancak bu haklarının Anayasa m. 16’da öngörülen şekilde sınırlandırılabileceği, Tapu Kanunu’nun da buna uygun olduğu, fakat her halükârda bu sınırlamanın istisnai niteliği bulunduğu ve istisnai hükümlerin dar yorumlanması gerektiği ilkesi karşısında Tapu Kanunu hükümlerinin de dar yorumlanması gerektiği kabul edilmiştir. Bu durumda aslen yabancıların taşınmaz edinme konusunda Türk vatandaşları ile eşit durumda olduğu, ancak bu hakkın milletlerarası hukuka uygun şekilde Tapu Kanunu ve diğer mevzuat ile sınırlandırıldığı, yani asıl olanın yabancıların taşınmaz edinmesi istisnanın ise bu hakkın sınırlandırılması olduğu kabul edilebilir. Böylelikle yabancıların temel hak ve özgürlükleri eşitlik ilkesine en uygun şekilde ve mümkün olan en makul derecede sınırlandırılabilir.